Bir çalışma esnasında edindiğim bilgiler ışığında; akademik hayatta markalaşmanın akademik çalışmalardan daha çok değer görmüş olduğunu görmek hayret verici oldu. Farkında olduğunuz ama söylemeye çekindiğiniz durumlar olur. Bu da onlardan biri…
Öncelikle araştırmamın içeriğinden bahsedeyim. Akademik olarak makale yazmanın zorlukları üzerine etnografik bir çalışma yaptım. Makalemi daha yayınlamadığım için detaylı ayrıntı veremiyorum. Yalnız çıkan sonuca göre fark ettiğim sorunsalın ne kadar büyük olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Yapmış olduğum araştırmanın sonucunda; akademik ilerleme sağlayabilmek için SSCI‘da (Social Sciences Citation Index – Sosyal Bilimler Referans Fihrist) bulunan bir dergide yayın yapmış olmak önemli, hatta zorunlu görülüyor. Peki, SSCI yayını yapmadaki amaç gerçekten akademik yeterlilik göstermek mi yoksa ‘ticari‘ alandan akademik yeterliliğinizle ilgili onay almak mı? İşte, bu iki durum içerisinde akademisyenler olarak gördüğümüz ama söylemekten erindiğimiz bir durum ortaya çıkıyor.
Akademiyi ticarileştirmek doğru bir yaklaşım mı?
Şimdi, bu soruya şu yönden bakmak gerektiğini düşünüyorum. Akademisyenin kaygısı; ticari olarak rant elde etmeye yardımcı olmak mı yoksa merak ettiği konu üzerinden araştırma yapıp bulguları sunmak mı? Bu noktada ‘eğitim sektörü‘nün yayın dayatmaları ne derece gerçekçi? Mesele, artık bilginin peşinden gitmek yerine paranın peşinden gitmek olmuş durumda. Bu açıdan akademinin ne kadar güvenilir olduğu tartışılır olmuş, dayatmalarla yapılan vasıfsız yayınların olduğu ortamda kaliteli bilgiye ulaşmanın güçlüğü de artmış bulunuyor. Nitekim, ticarette her şey mübah diyecek ‘akademisyenlerin‘ olabileceğini de gözardı etmemek gerekiyor.
Leave a Reply